7 Ağustos 2013 Çarşamba

DOĞA DOSTU ANNE VE BABALARA MOTER'S CORN....


Annelerin bebekleri için asla vazgeçemeyeceği şeylerden biri de onların sağlıklarıdır.Bebeklerinin tükettiği besinler kadar kullandıkları araç gereçlere de önem verirler.Biz anneler ,mümkün olduğunca plastik içermeyen doğal ürünleri tercih ederiz ;çünkü yapay boyalarla desen verilmiş renk katılmış tabak ,çanak minimum gereçler asidik özellikler taşıyan gıdalarla temas edildiğinde kurşun ve kadminyum yönünden oldukça zararlı olabiliyormuş; işte annelerin bu hassas noktasına değinip doğal ürünleri üreten bir çok firma bu iş el attı bu firmalardan biride "MOTER'S CORN ".

 Mother's corn ürünleri üretilirken mısır kullanılıyor,pilastik ürünler doğada yüzyıllarca kaybolmayıp çevreye zarar verirken,"moter's corn" ürünleri toprakta bulunan mikro organizmalar tarafından parçalanıyor ve  1 yıl içinde toprağa karışıyor.

Ek gıdaya yeni geçmiş yada geçecek olan ;bebeğinin sağlığını düşünen anneler ve babalar için bu tarz organik üretilen bir ürün tavsiye edilebilir..




22 Temmuz 2013 Pazartesi

OTO KOLTUĞU....




Geldik 8. ayımıza ,bizim oğlan büyüdü de büyüdü ana kucağına sığmaz oldu. E artık bir oto koltuğu şart oldu.Hemen araştırmalara başladık, aslında başından beri aklımızda tek marka vardı oda "Römer" ;fakat biz yine de bir kaç marka daha inceledik. "İsofix" denilen bir şey varmış onu da öğrenmiş olduk :oto koltuğunun tamamen koltuğa mönte olmasıymış (üstelik takılıp çıkartılmasıda çok kolay) -Oto koltukları arasında Römer tüm güvenlik testlerinden en yüksek puanla geçmiş en iyi oto koltuğu olarak bilinmektedir ; bizde buna güvendik ve tercihimiz Britax-Römer 2013 Trifix Oto Koltuğu Taupe Grey oldu.
 

 Koltuğun özellikleri kısaca şöyle...

Trifix en yeni, en güvenli ve en güzel tasarlanmış grup1 oto koltuğudur. Isofix ve Top Tether bağlantı noktalarına sahip her arabada kullanım için evrensel olarak onaylanan Trifix, devrim yaratan Isofix + montaj sisteminin kullanıldığı ilk koltuktur.

 Yükseklik ayarlı başdesteği ve kemer takımı, tek elle kolayca ayarlanır ve yeniden geçirme sırasındaki hataları önler.
SI-Pad minder üstün yan darbe koruması sağlar.
Tek çekişle ayarlanabilen 5 noktalı emniyet kemeri vardır.
Yüksek performanslı göğüs minderleri bir darbe olması halinde çocuğun öne doğru hareketini azaltır.
Kemerle ilişkili olmadan kolayca çıkarılabilen kılıf.
Çok kademeli pozisyonlar çocuğunuza rahatsızlık vermeden ayarlanılabilinir.


Bir diyer incelediğimiz oto koltuğu ise concord transformer Tpro oto koltuğu





12 Temmuz 2013 Cuma

EK GIDA ÇİLESİ...




Biz ek gıdaya geçeli tam 2 ay oldu. ilk başladığımızda bu konuda çok titizdim açıkçası ,üç beş besini geçmiyordu yedirdiklerim. ilk sebze püresiyle başladık; havuç,kabak,patates,pirinç kaynatıp püre halinde yedirdim .İlk başta merakından baya bi yedi tabi bende havalardayım, süper çok güzel yiyor diye sonra anladı ki bu lezzetli değil :)direk ağız burun kıvırmaya başladı. Meyve olarakta ilk armut ve elmayla başladım. Meyveyı hep sevdi bizim minik kuş :) yoğurda gelince ;yoğurduda hep sevdik ve severek yiyoruz.Her gün küçük beye yoğurt mayalanıyor tabı bazen iki günde bir yedirdiğimde oluyor ..

Bu son günlerde ise tuzsuz olmak şartıyla her şeyi yediriyorum. Fasulye yapıyorsam evde ona ayrı ayırıyorum oda bizim yediğimizden yiyor. Birde dişi çıksa:)) Tek problemimiz marketlerden tavuk hiç almadım çünkü hepsinin GDO' lu olduğunu biliyorum.Geçenlerde bir organik markanın tavuğunu aldım yine de çok güvenmeyerek, evde haşlayınca çıkar kokusu dedik ;dediğim gibi de oldu ,hemen haşlanmadı ve daha kırmızıydı, markası city farm bir de raya organik markasını tavsiye edebilirim.

 Ek gıda dönemi biraz bana zor geldi açıkçası emzirmek en kolayı:) birde zorda kalınca marketten hazır meyve pürelerinden aldığım oldu yedirdim de.Bazen dışarıda oluyoruz ve onun bişeyler yemesi gerekiyor mecbur kalıyorum aslında hiç yememesi taraftarıyım yediği zaman kendimi kötü bir anne gibi hissediyorum ;fakat eşimin deyimiyle bebekli bir aile olarak ,bizim bebeğe değil onun bize ayak uydurmasını istiyoruz ki hayat daha zevkli bir hale gelsin....



26 Haziran 2013 Çarşamba

MÜKEMMEL ANNE OLMAK,OLABİLMEK,OLDUĞUNU SANMAK......



Mükemmel anne olmak ! peki nasıl? Ben mükemmel miyim ,oğluma  yetiyor muyum ? Bu gibi sorularla annelik güdüsünü denetleyen, bir çok anne var benim gibi eminim.Daha çok yolun başındayım.Göreceğim, yaşayacağım bir çok şey var biliyorum ;ama şu an bile ona yetebilmek, her şeyiyle yakından ilgilenmek benim asli görevim.Onunla oyunlar oynamak,onun kişisel gelişimine katkıda bulunabilmek,öğretmek öğrendiğini gördükçe dünyanın en mutlu insanı olmak :) yemeğini ne kadar yedi ,ne yedi ,ne yemesi gerekli,yemese olur mu, yeme alışkanlığını nasıl kazandırmalıyım? bütün organik ürünleri toplayıp(ne kadar güvenilir tartışılır) her şeyin en tazesini yedirme telaşıda cabası.Bizim gibi masaya oturup ekmeğiyle yemek yemeli mi; yoksa o daha bebek her şeyi püre gibi mi yemeli ? Tarzında sorular ve deneyimli annelerle kendimi geliştirmeye çalışıyorum.

Mükemmel olmaya çalışmak Sürekli; oyun grubu, drama, müzik dersi,, ödevler, okul kursları, dershaneler, yaz okulları arasında koşturan, çocuk taşıyan şoför anneler,hizmetçi , dadı anne olarak var olmaktan  ibaret değil tabiki de. Beraber vakit geçirebilmek , kuşları izlemek ,onlara yem atmak,hayat telaşına kapılmadan onun zaafını, hobisini, fobisini öğrenebilmek,düşmek kalkmak gibi........ Ben onunla hayatı öğreniyorum.Hani derler ya anneler hem doktor,hem mühendis,hem terzi,hem kuaför,hem aşçı gerçekten de öyle, daha geçen gün oğlumun saçlarını traş bile ettim:))

 Memorial Şişli Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uz. Dr. Leyla Benkurt Alkaş yazısında değindiği gibi

Kadına büyük sorumluluklar yükleniyor ve kadın da bunu görev ediniyor

Bununla birlikte kendi anne-babası, kocası, kocasının sülalesi, komşular,  hatta kendi durumundaki diğer kadınlar kendisinden klasik kadın rolleri ister. Evinin düzeni, temizliği, yemeği, alışverişi kocasıyla ortak yarılsa da sorumluluk ve hesap verecek kişi kadın olur. İyi bir eş olarak, kocasını dinlemek, önceliği ona vermek, dış ilişkilerde arka planda durmak, alttan almak hep kadının görevidir. Eşine, kayınvalidesi kadar güzel yapmak, aileye sofralar donatmak, evlenene, hastaya tüm sosyal olaylarda hediye alıp, kutlamak, hatır sormak onun görevidir.

Çocuklar da bu durumdan olumsuz etkileniyor

Bu “hiçbir şeyden kusur kalmayalım” koşturmacası içinde, çocuklarda da gevşeyememe, sürekli bir yetişkine ihtiyaç duyma, sürekli canı sıkılma, kendini oyalayamama durumları görünüyor. Sık sık hastalanan, başı –karnı-bacakları ağrıyan, mızıl mızıl şikayetçi çocuk sayısı artıyor.
Çocuklar büyürken kendilerine zaman ayıran ama saçını süpürge etmeyen anneye, geniş zamanlara, geniş mekanlara ihtiyaç duyarlar. Hızla yapmaları istendikçe, yetişmek zorunda kaldıkça, kendisi istemeden imkanlar önüne sunuldukça;  minnet etmeyen, kendi işini görmek istemeyen, doyumsuz, memnuniyetsiz, meraksız, amaçsız çocuklar yetişmektedir. Örneğin kendi giysisini giyme, yeni bir şeye özenme, ona ulaşmak için bekleme, emek ve uğraş içine girme, kendisine sunulan imkan ve nimetlerin kıymetini bilme, bunun için minnet duyma, kendi uğraştığı için merak etme, bağlanma, sahiplenme, kendinin yönettiği, doldurduğu zaman dilimlerini bu amaçlar için doldurma yeteneği kazanmak asıl özgürlüktür. Ama anneler kendileri bunu sağlayamazken çocuklarına öğretmeleri mümkün olmamaktadır.

  Birde sizinle "aylin annenin" yazısını paylaşmak isterim okumayanlar vardır belki tam da beni anlatmış bu yazısında. Doğum sürecinden, gelişim sürecine kadar. Sanırım her anne biraz da olsa kendisine benzeyen biriyle karşılaşabiliyor .....


Mükemmel Anne Yoktur Mükemmelliyetçi Anne Vardır

Mükemmel anne yoktur mükemmelliyetçi anne vardırGeçen gün sevgili Sabanur Kıraç, köşesinde bebeğini aksesuar olarak kullanan annelere değinmiş, ardından fikrimi sormuştu. Ben de bunlar sadece doğuran kadınlar, anne olmak başka bir şey demiştim.

Aklıma taze anne olduğum günler geldi. Bebeğini annesi, dadısı, yardımcıları, ailesi ve bilumum insanın yardımıyla büyüttüğü üstelik herşeyin kolayına kaçtığı halde, halinden şikayet edenlere gıcık oluyordum. Hatta gıcık olmanın ötesinde lohusa kafasıyla okkalı bir kafa atasım bile geliyordu, itiraf edeyim. İşin kolayına kaçmalarına gıcık oluyordum belki de… Çünkü bebeğimi tek başıma büyütüyordum. Bebeğim bana yapışık bir aksesuar gibiydi evet. Ama bir farkla, herşeyinden ben sorumluydum.  /_np/5851/19805851.jpg

Annem doğumdan sonra 40 gün yanımda kalmış, İzmir’ e dönmüştü. Ben de tek başıma bebeğimle annelik macerama başlamıştım. Maceraydı, çünkü bebeğin gelişimini bilmek ayrı anne olmak ayrı bir konu. Ve ben hayatımda ilk kez anneydim. Emzirme ve sütün yetmesi telaşı en büyük zorluktu. Peşi sıra gelen uykusuzluk ve kendini unutma haliyle karışık bir vaziyet…


Ata birkaç haftalıktı. Pembe, beyaz çiçekli elbisemin altına giydiğim saks mavisi çoraplarım ve 42 numara deri erkek terliğiyle salona dalıp, “anne baksana emerken uyudu, acaba doymuş mudur” diyerek telaşlandığımı, kılığımı görünce salondaki misafirlerinin girdiği hafif şoku hiç unutmam. A tabi saçımın başımın halini eklemeliyim ama tarif edecek model bulamadım. Günlerdir taranmamış ama bir şekilde toplanmış, mağara kadınlarından hallice, nev-i uzun saçlı taze anneye münhasır bir model işte…



Annem gittikten sonra,  bebeğimi 5 dakika bırakıp, bırakın gezmeyi, evle ilgileneceğim bir yakınım yoktu. Evle ilgilenebilsem, en azından bir şeyi tam anlamıyla yaptığıma sevinebileceğim. Ama yoktu işte. Üstüne gaz sancısı çekip, saatlerce ağladığı günler tuz biber olmuştu.  O ağlayınca ben de ağlardım.

Doğum sonrası çok hafif dahi olsa depresyon geçirmeyen kadın yoktur. Ben demiyorum, psikiyatrlar söylüyor. Ancak şehrin ortasında yapayalnız bir annelik, ne bebeğe ne de anneye iyilik…  Anneyi daha da zora sokuyor ve kişilik ayarlarının bozulmasına sebep olabiliyor. Üstelik, yardımcı olacak biri yokken herşeyi dört dörtlük bir şekilde yerine getirebilme düşüncesi, annenin kendini sorgulamasına yol açıyor. Ne oluyor sonunda , yetersiz bir anne miyim? Acaba nerede hata yapıyorum? Sorgu sualleriyle zaten az olan moral ve motivasyon iyice dibe vuruyor.

Mükemmel anne yoktur, mükemmeliyetçi anne vardır.

Yukarıda anlatmaya çalıştığım şeylerin nedeni bu aslında, bizi herşeyin en iyisi olmaya zorlayan sistem. Bir yanımız herşeyin mükemmel olmasını isterken, bir yanımız “olduğu kadar” diyor. Ama nafile.



Harikulade bir kariyeri olan, birkaç dili ana dili gibi konuşan, dünyayı karış karış gezen kadınlar anne olunca, evde memeye yapışıp kalmış minicik bir bebekle, uykusuz, bitkin ve bakımsız olmayı nasıl kolaylıkla kabul edebilir ki? Hadi bir şekilde etti diyelim, ardından gelen herşeyin en iyisini yapma çabası neyin nesi?
Herşeyin en iyisi olma kaygısı nedeniyle çoğumuz hem doktor, hem ziraat mühendisi, hem psikolog, hem kuaför, hem aşçı hem de soför değil miyiz? Çocuk sütlerinini labaratuarda tahlil ettiren, bebek maması üreten firmalardan, ineklerin GDO’ lu besin tüketip tüketmediğini sorgulayanlarız biz.
Sevgili arkadaşım Işıl deneyimli bir anne. 3 çocuğu var. Bunu paylaştığımda şöyle dedi: Yaşamı kontrol edemeyeceğini idrak edene dek her anne biraz mükemmeliyetçidir.
Doğru söze ne denir?

20 Haziran 2013 Perşembe

ERİM MİRZAT'IN GARDROBU....

                                                                              


İlk öncelikle kendimden başlayayım:Ben süslü püslü,takıp takıştırmayı seven ,leopardan hoşlanan:)) hafif kokoş, evimi süslemeye, püslemeye ,yeni eşyalar alamaya bayılan biriyim. Değişimi farklılığı çok severim, bir de erkek annesiyim:) Erkek çoçuklarının kıyafetleri sınırlıdır bilirsiniz ki belli renkler vardır; bir papyon bir kravat boyna bir şal,blazer ceket gibi belli kalıplar içerisindedir. Evet ben o kalıpları yıkmadan oğlumu süslemeyi onu farklı giydirmeyi çok seviyorum ;çünkü ben oğluşumun kokoş annesiyim :))eğer ,günün birinde bir de kızım olursa anasının kızı olacağı kesinidir:))
  Biz genellikle H&M ,Zara,C&A giyiyoruz .En çok H&M seviyoruz ,erkek bebekler için çok fazla çeşit olduğunu düşünüyorum.Giyim konusunda yaptığım en büyük hatalardan biri de:kışa giysin diye büyük büyük aldığımı sanmamdı ;fakat yanıldım :)) Kış gelmeden kıyafetlerin çoğu bizim oğlana oldu:::) sanırım toplu alışveriş yapmayı henüz beceremiyorum yakında öğrenmem dileğiyle....

  Yakışıklı oğlumun gardrobundan bir kaç örnek:


ZARA

ZARA

ZARA



H&M

H&M

24 Mayıs 2013 Cuma

6.AYIMIZ



 Zaman nasıl da çabuk geçiyor hiç anlamadan.daha dün gibi karnımda tekmelediğin günler,:) seninle göreceğimiz yaşayacağımız çok şey var 1.2.3.......10.30.40.50 yaşlarımız var. Allah  o günleri de gösterecek inşallah.
  
 Gelelim biz 6. ayımıza, ek gıdaya başladık çok heyecanlı bir başlangıç oldu benim için tabi,her gün paşama    yoğurt mayalıyorum taze sebze çorbası hiç aksamadan her gün ocakta yerini alıyor (çok sevmesekte )en çok sevdiğimiz ise şeftali :) artık beni ve babasını daha iyi tanıyor,özellikle benim kucağıma gelince ağlayan bebek birden susmuyor mu işte o zaman bir garip oluyorum ,duygulanıyorum.Oyuncaklarıyla  vakit geçirmekten henüz çok hoşlanmıyor illa ben olacağımm ve onunla sohbet edeceğim.Sokağa çıkmaya bayılıyoruz,salıncakta sallanmaya bile başladık.  Bakalım ilerleyen günler ne gösterecek. İşte bizim 6. ayımızın ilk günleri böyle geçiyor.

Uykumuza gelince malesef hiç bir değişim olmadı geceleri iki saatte bir ayaktayız anlamsız uyanmalarımız devam etmekte  ben hep böyle bölük pörçük uyuyacağım sanırım kendimi artık hiç  avutmuyorum. büyüklerimizin ısrarla  dediği: 40 dolsun uykusu düzene girer, 3 ay geçsin düzelir sabret,ek gıdaya geçsin karnı iyice doyar, geceleri mışıl mışıl uyur: gibi bir çok teselliyle karşılaştım ama malesef bunların hiçbiri tutmadı.:((( ne yapalım artık büyüyünce geçer deyip oğluşu büyütmeye devam ediyorum.

 Nice güzel, huzur dolu aylarımız olması dileğiyle minik oğlum....

8 Mayıs 2013 Çarşamba

Anne olduk ya sonra...


 Dünyam,kıymetlim,yaşama sebebim,herşeyim.Onun gözlerimin içine bakıp bana gülümsemesi ile kendimi bütün işimi gücümü bırakmış"Annem ölürüm ben sana,yavrum,kuzum" ve "iyi ki doğurmuşum annem seni ben " gibi cümleleri telaffuz ederken buluyorum.:) Ve nihayetinde "annelik" tarifi imkansız olan, sadece bir annenin "anne"yi anlayabileceği ,annelerimizin "anne olunca anlarsın "dediği garip ,muhteşem bir duygu.

  Annelik özeldir ,dünyanın en bitmek tükenmek bilmeyen sevgisidir ki  bunu herkes bilir.O muhteşem varlık ana rahmine düşünce anne olur kadın.Baba ise bebeği kucağına alınca baba olur.O yüzden sanırım annelik;daha hassas ,daha narin, dokunsan ağlayacakmışsın gibi hissettiren bir duygudur.Anne olmadan önce :Asla ayakta sallamam,3. aydan sonra hemen kendi odasında yatırırım,geceleri asla yanıma almam gibi bir dünya şey sıralayıp ;sonra aman uyusun da nerde uyursa uyusun ,birazcık yanımda yatsın birşey olmaz ,ya tek başına üstü açılırsa, nefessiz kalırsa , yavrumun uykusu çok sallayalım bence; gibi bir çok pimpirikli anne modelini sergilemişimdir  :))İşte bizim aramızda geçen ve her ailede böyle olduğuna inandığım pimpirikli anne, erkek adamın erkek çoçuğu olur baba diyalogları:))
 Babamız: Abartma hülya üşümez ne yapıyorsun sen
 Anne: Allah allah sen ateşli olabilirsin o BEBEK üşür:)
 Baba: Hülya hava sıcak çıkar çoraplarını güneş alsın
 Anne: Olmaz üşür ayakları gazı olur sonra
 Baba :Saçmalama hülya aç biraz hava alsın
 Anne: Sen çıkar çoraplarını gez o zaman gezebilecek mi sin bakalım allah allah:))
 Baba: Eline salatalık verelim mi dişlerini kaşısın yavrum
 Anne: Ya kopartır boğazına kaçarsa:)
 Baba: Saçmalama hülya:))
 ..........................................vs.
 
 Ben Anne olduğum için çok şanslıyım ve allahıma binlerce kez şükürler olsun onu hayatıma soktuğu için allah isteyen herkese de bu duyguyu nasip etsin bütün annelerin ve anne adaylarının Anneler günü kutlu olsun. Vatana millete nice hayırlı evlatlar yetiştirmek dileğiyle...